30 Kasım 2012 Cuma

Başlıksız...

Kaçışlarına sığınmayı tercih edebiliyorsan, sığınaklarının kucaklamasını inkar edip, kaçtıklarından yardım dilemeyeceksin kardeşim.! Yok öyle bir dünya..

22 Kasım 2012 Perşembe

Zamansız Karalamalar



Belki de fazla acımasız olmak lazım hayata..!
Acımasız anlara tutunup kalmaktan yorulup, umutsuz çırpınışların dansının nüansını özlemek belki de..!
Frekans ayarını tutturamadığın bir dalga eşiği uzağındayken varsayılmışlıkların anlamsızlaşmak belki de!
Acımasızca vurdumduymazlık belkide! Vurdumduymazlığa tepkin, tepkiye verdiğin nötr enerjinin yansıması, negatif potansiyelinin tetikleyicisi belki...de..
Kim bilir.. Belki de kanayan yarana bastığın tuzun tadını özlemek..özlem ile acı arasında ruhsuzca beslenmek hüzne dair.. Kim bilir..
Mutluluğu bir kalemtraşın çöpünde aramak belki de.. kim bilir :)

Bilinmez.
Not defteri karalamalarımdan..Zamansız bir karalamanın anlamsız bir cümle yapıcıkları de geç..

20 Kasım 2012 Salı

6 Kasım 2012 Salı

Çanakkale 1915 "spoiler içerir"


Geçen gün büyük bir hevesle uzun zamandır sinemaya gitmemiş olmanın gıcık ruh hali içinde, geldik mi sinemaya.. Eşimle geçtik tabelanın karşısına düşünüyoruz hangi filme gitsek diye..  En sonunda Çanakkale filmine gitmeye karar verdik. Bizim için ne kadar büyük bir hayal kırıklığı olduğunu 1 yıldır sinemaya gidememiş olup, zar zor şartları ayarlayıp gidebilen ve karşılarında vasat bir film bulan arkadaşlar çok daha iyi anlayacaklardır..

Böyle muazzam işlenebilecek bir konuyu, dramatize bir senaryo, acıtasyon, şans etkeni .. gibi basitsenişi beni acayip sinir etti. Böyle başarılı komutanların, askerlerin olduğu bir ordu 3-5 minik sahneyle geçiştirilmesi daha da bir acıydı. Çanakkale'de şehit düşenlerin, o başarıda rolü bulunan kanı dökülen şehitlerimizin kemikleri sızlar mıydı diye sorasım geldi bir an!


Filmde öyle çok saçma sapan sahne vardı ki.. Bir çok blogda, haber sitesinde de benzer betimlemeleri kullanmış bir çok izleyici. Ben de sanırım benzer konulara değineceğim.
O dönemin tarihini, sistemi, diğer devletlerin kurgularını, idamelerini, olası tartışmalarını, dönemin ünlük hayatını,..vs çok daha net ve güzel verebilirdi. Konuya bunları serpiştirerek çok daha duygusal an-lar yakalayabilirdi. Bir çok örneğini izliyoruz. İzledik de! Dönemin iyi ve kötü yanlarını daha net anlatabilirlerdi ve çok daha etkileyici olurdu. Çanakkale Zaferini bilmeyen yoktur bu nedenle filme giderken hem bilindik bir senaryo hem de konu ile gitmek zaten kocaman bir eksi teşkil ederken, daha etkileyici ve seyirciyi çeken bir şeyler yapılmalıydı. Filmi izlerken sanki şu an bir atraksiyon gelecek diye bir beklenti içinde heyecanla bekliyorsunuz, çünkü tarihiniz. Ama o heyecan bir gelip bir kayboluyor.O heyecanı bir türlü yakalayamadım. Ve nedense pek tarihi gerçeklik payını yeterli bulmadım. Mustafa Kemal Paşanın senaryoda oldukça ikinci planda tutulması biraz hayal kırıklığına uğramama sebep olmuştu, ekip çalışmasının önemini,zekası, stratejileri, düşünce sistemini tek başına değil tartışarak ekibi ile düşünerek verdiği kararları.....Enver Paşanın Alman Hayranlığını ve ülkeye olan negatif etkisini, ülkeyi batma konumuna getirmesini ayrıca beğendim :). 


Senaryoya serpiştirilmiş parçalar baz sahnelerde neredeyse müzikal havası verse de, ara ara baygınlık vermedi değil! Efektlere söz söyleyemiorum bile.! Çok kötüydü. 



Tarihi konulu filmlerde sanki daha çok tarihi olay ve o dönemi yaşamış hissi vermesi gerekli olduğu kanaatindeyim ben. Bu filmde ben sanki ilahi gibi müzikler eşliğinde, savaş sahneleri ile geçiştirilen, ufak kurgu yumakları gördüm. Üzücüydü.!


Kurgu açısından tarihi canlandırması hususunda 120 filmi bile açık ara fark ile öne zıplardı. 1453 bile!..


Bayrak Mevzusunu da atlamak istemiyorum.. Türk Bayrağı 1925 yılında kabul edildiğine göre, bu film 1925 yılından sonra gerçekleşen bir olayı anlatıyor!!!     :) Ters orantıyı görmezden geleceğiz artık.


"180 kiloluk top mermisini kimse olmadığı için sırtına alıp, gemiyi vurmak için tek başına gayret gösteren bir kahraman"ı, "3 tane 180 kiloya bana mısın demeden sırtlanan, bağıra bağıra alkış tutan bir seyirci kitlesinin önünde ki dikkat ederseniz bir tanesi bile elini uzatıp yardım etmeyip seyre dalmış durumdalar, sanki film içinde film sahnesi.." Çok bir etkilendim.!


"Topa bakıyor. Topun kaldırma mekanizması hasar görmüş vaziyette. Gözü yerde durmakta olan mermiye ilişiyor. Büyük bir öke ve hırsla 180 kiloluk mermiye yürüyor. Mermiyi sırtlandığı gibi kısa ve titrek adımlarla topa yürümeye başlıyor ve topun namlusuna mermiyi sürüyor. Büyük bir hırsla nişan alıyor ve topu ateşliyor.  Oceans zırhlısını arka tarafından vuruyor. Dümeni hasar gören gemi sürüklenmeye başlıyor. Bir müddet sonra Nusrat Mayın Gemisi’nin döşediği mayınlardan birine çarparak büyük patlama ile Boğazın derin sularına gömülüyor. "alıntı linki.


Askeri taktiklerin işlenmesi en güzel tarafıydı. Duyusal geçişler, ailelerin dramlarının minimize bir stilde olsa da yansıtılması güzeldi. Ama "keşke daha çok sahnede bu hikayeler işlense idi." 


Askeri taktiklerin komple şansa ve dengesiz bir boşvermişlikle kurgulanması oldukça garipti.


Zira biliriz ki, Çanakkale Deniz Zaferi, bir milletin “varoluş” destanıdır. Olağanüstü kahramanlıkların, vatan ve millet sevgisinin yaşanmış ve gerçek öyküsüdür.Çanakkale Destanı, 250 bin vatan evladının şahadet öyküsüdür. Çanakkale Destanı, tarihin akışını değiştirmiştir.Canını verdi, düşman donanmalarını Çanakkale’den geçirmedi. 


ÇANAKKALE GEÇİLMEZ! çığlıklarının yükselmesine vesile olan bu vatanın evlatları çok daha farklı kültürler tek yürek oldular..!



Oyuncular: 

İlginizi çekebilecek diğer yazılarım...^^

Related Posts with Thumbnails