6 Mart 2011 Pazar

Kısa Bir Hikaye Denemesi .II.


 
İlk bölüm için Tıklayınız....

----------------

Yeni taşındığı evi çok beğenmişti, manzarası ve dekoru tam içine sinmişti. Siyah eskitme vestiyerden geçen yıl doğum gününde arkadaşının bizzat uğraşarak yapıp hediye ettiği şapkasını başına taktığında sevimli bir gülümseme ile yansımasına bakar buldu kendini birazda muzip..

Taksi çağırmalıydı. Telefonunu terasta masanın üzerine koyduğunu hatırladı. Koşarak telefonunu aldı. Ama aklından çıkmıştı, yeni taşınmıştı buradaki taksilerin telefonları kayıtlı değildi ki.. Kendi kendine kızarak, kapıyı çektikten sonra çıkmak üzereydi ki telefonu çaldı. Arayan birlikte program yaptıkları arkadaşı idi.

-"Biliyorum tatlım gelemeyeceksin ama, sana bir sürprizimiz vardı. Geldiğinde mutlaka haber ver, süpriz biraz ertelense de süpriz, çok sevineceksin.." dedikten sonra bir kahkaha kopardı..
-"Mısra, anneme gitmem gerekli, geldiğimde ararım buluşuruz, merakla bekliyorum süprizi de!" derken kapıyı kilitleyerek dışarı çıktı.

Bu saatte taksi nereden geçer ki acaba diye düşünmekten kendini alamaz halde, sağa sola bakınırken birine sormaya karar verdi. İleride bir market vardı, ilerledi.
Şanslıydı, hemen karşısından marketin kapısı açıldı ve, Orta boylarda, sevimli ama biraz hüzünlü ve hatta neredeyse ağlamaklı bir Beyefendinin kapından çıkmakta olduğunu gördü. Sade bir tarzı vardı. Gri keten bir gömlek, açık krem bir pantolan ile oldukça uyumsuz bir stil gibi dursa da yakıştığını düşünerek, yaklaştı..:

-"Afedersiniz, kusura bakmayın taksi nereden bulabilirim?"
-"Hanımefendi soldan gittikten sonra marketi geçer geçmez, bir tabela göreceksiniz o tabelanın hemen yanında banka var, bankanın yanındaki ara sokak girişinde bir durak vardır.Rahat bulursunuz."
-"Çok teşekkürler, iyi günler."

Hızlı adımlarla Gri gömlekli Beyfendinin tarif ettiği istikamete doğru  ilerledi, bir yandan aklı annesinin sesindeki tınıda kalmıştı. Ne oldu acaba? Annem neden üzüldü ki acaba bu kadar..? Kardeşime bir şey mi oldu yoksa..diye düşüncelere dalmışken durağa geldiğini fark ederek, hemen taksiye bindi.

-"Havaalanına lütfen"

Kafasında bin bir düşünce dolanmakta iken, en kötüsünü düşünmemek ve annesini rahatlatmak için kendini biraz sakinleştirmeye ve heyecanını yatıştırmaya çalışması gerektiğini düşünerek, kardeşini aradı. Telefondaki müziğin ritmini duyunca, kendi kendine "tam kendine göre bir müzik bulmuşsun deli çocuk" diye düşündü. Gülümserken o esnada telefondaki müzik durur ve kardeşinin sesini duydu.
-"Alo"
İş hayatı, arkadaşlar derken ne kadar zaman geçmiş diye düşünmeden edemeyerek, o minik genç sesi gitmiş yerine tok bir delikanlı sesi gelmişti.
-"OOooo beyimiz büyümüş, sese bak sen..  nasılsın minik böcek seni...?"
-"Ya abla yaa hala aynı konu mu? Büyüdüm artık ben böcek deme bana ya.."
-"Tamam tamam, öyle bir arayayım dedim, keyifler nasıl?"
-"Okul bitti abla, işe başladım. Durumlarda değişiklik yok herşey aynı..." dediğini duysada sesindeki ton kuşkusunun artmasına sebep olur ama süpriz olması için bir şey söylemez.
-"Tamam o zmn gece msn den konuşalım online ol tamam mı 3 gibi dönerim. Sabah işin yoktur herhalde cumartesi günü"
-"Yok işim abla tamam beklerim. Görüşürüz.iyi geceler.."
-"Tamam tatlım görüşürüz..İyi geceler.."

Pencereden havaalanı yolunu incelerken, aklına küçükken o tali yollarda paten kaymaya çalıştığı günler gelerek güldü.
Ailesinin evi, çok da büyük olmayan güzel ve nezih bir şehirdeydi. Şehrin altyapısı çok güzel olmadığından yolları köstebek yuvası gibi delik delik asvalt şeklindeydi. Patenle zar zor öğrenme çabası içerisinde iken çok defa çukurlara düşmüş, orasını burasını morartmıştı. Hele gece paten kayması daha bir keyifli olurdu, asfaltın en güzel kısmı tam ortası olduğundan, o saatte arabada geçmezdi, son hız gittiğinde gökyüzüne bakarak ışıkların geçişini izler gibi hissetti kendini ve pencereyi açıp hava almak istedi.. Ama o hayalindeki temiz hava yerine daha çok egzoz dumanı karışık nemli ve hafif bir esinti hevesini kırdı bir miktar...

Ve havaalanına gelmişlerdi. Valiz almadığı için yükü yoktu. Cüzdan taşımayı pek sevmezdi, bu nedenle eskiden kalma antika bir keseyi kulanırdı cüzdan yerine,yeşilin tüm tonlarının blunduğu küçük keseyi almıştı yanına simli ve minik dantel kurdela karışık bağı ile oldukça güzeldi. Kesesini açarak taksicinin parasını verdi. Biletini check in yaptırmak için gişeye yöneldi...

Yüzleşme!



Sevgili Günnük,

Bak şimdi, ben yine sana öyle yaptım böyle yaptım buraya gittim gibi dert yanmayı düşünmüyorum. pek sevmem zaten öyle yazılar yazmayı. Birazda özel kalmalı dimi yaa..

"Seviyorum ama kimi" diye başlayan çocukça şeyler geliyor aklıma.. Gülüyorum bak şimdi.. :) Dur sonrası neydi "En tatlı birini Nasıl anlatsam sana İlk harflere baksana.." :) ne saçma şeylerdi ya.. Hey gidi günler hey... İsimden liste gibi saçma cümleler yazıp şiir türetme çabasıydı.. Beceriksizce..

Nedense kurtulamadım şu melankoli havamdan, ne iştir anlamam..

Demet Akalın, hayalinin şarkılaştırmış, evli mutlu çocuklu.. Ben o hayali yaşarken neden bir depresif moddayım kendime anlam veremiyorum doğrusu!

Çok kolay bir insan değilim aslında, böyle ilk gördüğünde muhabbet edebilecek birine genelde benzemem, mesafeliyimdir.. Seçtiğim insanlara biraz hoşgörü sunarım. Tabikide iş hayatında bu şekilde değilim :) İş hayatında daha profesyonelimdir. Tabi özledim iş hayatını, minik oluş sayesinde koptuk sektörden, biraz büyüsün bekle beni Sektör...:)

Ordan burdan daldan dala atlarken asıl bahsetceğim şeyi hep atlıyorum.

Konu melankoli, bunalım..aslında :)

Her zaman elinde uğraşı olması gereken bir insanım. Yoksa sıkılıyorum, saçma kadın günleri kültür paylaşımı adı altında dedikodu günleri gibi geliyor bana, hiç haz almıyorum. Okuduğum kitapları, izlediğim filmleri, güncel teknoloji trendlerini, arkeolojik tartışmalaır, bilim teknik haberlerini tartışmayı, fotoğrafçılık ile ilgili, organizasyonlar ile ilgili,dans ve kareografi düzenlemeyi... özledim..  Ciddi manada özledim.

İnsanlar ciddi manada bir garip, hele yeni nesil, yüzdeye vurarsak, kaç tanesi ile kaç tane konu hakkında fikir alışverişi yapabildiğimizi yazarsak daha net ortaya bir tablo çıkacaktır. Bu ayrı bir konu sanırım:) Dejenere günlüklere yazmalıyım. Olsun ikisini de birleştirirsem biş olmaz herhalde :)

Konular genelde şu başlıklarda olacaktır emin olun,
*kızlar/erkekler
*cinsellik
*tv ve diziler
*face günlükleri /twitledinmi twidine bandım...
*Ne giysem, nasıl süslensem en ucuz giysi nerde!
*alsam alsam ne alsam...

Geçen gün bir deneme yaptım. Faceden online kişilerden bir kaçına "ne yapıyorsunuz" diye sordum.
Cevaplar: video bakıyorum, farmville ekiyorum, itgirl oynuyorum, okey, ... bi çeşit oyun oynuyorum..

Msnden arkadaşlara sordum:
Cevaplar: hiç, oturuyorum, zaman öldürüyorum, film izlicem, amannn sıkıdlım...,vsvs



Oturdum kaldım.. Ya şimdi oturup konuşacak bir şeyler bulamamak ve bu şekilde bir arkadaş bulamamak kadar kötü ne olabilir..! Şehir dışında okuyup sosyal çevre adaptasyonsuz bir karekter miyim acaba diye kendimi suçlar durumdayım.
Şu an zorunluluk itibari ile evde oturuyor olmam mevcut ev hanımlarının hoşlandığı konulardan hoşlanmamam beni bir Ucube gibi gösterse de.. Mutsuz olacağım bir şeyi yapmaktansa Ucube olurum napim..       :S

Biz!


Bir varmış bir yokmuşlu masalvari tümceler gibiydik aslında...
Aslolan benliğimize inat ve bir o kadar da tezat duruşumuzla
Mücadele var ruhumuzda, dans eden ritmine kapılmış, her telden melodilerle bezenmiş..

Girdaplarında büyüyen hüzne bürünmüş birazda!

Hayallerin sihirli bir değnekte umutlandırılmış yüzü gibisin..

Gerçekle birlikte ama ruhu masal...
hüznü ve neşesi ile harmanlanan bir masal..!

Yüzeysellikten ibaret olmayan bakışımla.. Derinden duruşunla..

Basit ve anlaşılır kalemim ile..
Sen ve Ben..
Biz..
.

1 Mart 2011 Salı



Gem vurulmaz ruhunun hüznüne, bakmaya doyamasamda gözlerine!!!
Kıyarlar asıl o kendini bilmezliğine!!


Sitemdir bu da bir kendini bilmez zat-i şahaneye!

İlginizi çekebilecek diğer yazılarım...^^

Related Posts with Thumbnails